DİNLE EY HAYAT...
Dinle Ey Hayat!
Gel geç karşıma hasbihal edelim seninle!
Ben konuşayım dinle beni can kulağıyla!
Sen de konuş ben de seni dinleyeyim!
Ama işin kolayına kaçmadan cevap ver sorularıma!
Uzun kış gecelerinde niye yalnız bıraktın beni her daim?
İçten gülmelere niye hasret bıraktın?
El âlem sevgilisiyle sevda ormanlarında kumrular gibi,
El ele, kol kola, güle oynaya koklaşırken,
Ben de Karadeniz de gemileri batmışlar gibi,
Kara kara düşünüyordum her zaman.
Tam kıvamında pişmiş en lezetli aşlarıma,
Sobsoğuk suları kattın.
Bana karşı çok acımasız ve o kadar da zalim oldun.
Allah peygamber aşkına ne istiyorsun benden?
Atın nallamış düşmüşsün ardıma.
Aşımı ekmeğim etmişsin atlı beni ise bırakmışsın yaya.
İki yakamı bir araya getirmiyor,
Menzil murad aldırmıyorsun.
Sevdanın meşakkatli yollarında yolcu etmiş,
Aşkın Muhammedi gülleriyle dopdolu dümdüz
yollarında ise yol almaya hasret bırakmışsın beni!
Dinle ey hayat!
Daha söyleyeceklerim çok şey var.
Namertlerin köprülerinden geçirtmekle ne geçti eline?
Asırlık çınar ağaçlarının gölgesinde serinlemek varken,
Kurumaya yüz tutmuş çalı çırpıların gölgesinde,
Serinlemeye mecbur ettin.
Beni bana muhacir ettin.
Özümü özüme küstürdün.
Beni benden aldın çok uzaklara götürdün.
Bunlar yetmezmiş gibi,
İçin için ağlattın.
Fırıncının aşkı gibi yanıp tutuşturdun.
Ölesiye meftun olduğum sevda sürmeli yârimin gözlerine hasret bıraktın beni.
Aldın gönül otağımdan saldın en uzak yâd ellerine.
Buz misali berrak sular varken,
Boz bulanık didsiz suların girdabında, en hummalı kulaçları attırdın.
Dünyalar güzeli yârimi benden ayırırken bile,
Bırakmadın sevda işlemeli mendil ile el sallayayım.
En nadide vuslatlar varken,
Tarihe mal olacak en manidar firakları yaşattın!
İnsan bu kadar vicdansız olabilir mi?
İnsan bu kadar acımasız ve gaddar olabilir mi?
İnsan bu kadar şanı yüce Allah’ın
Vedud esmasından nasipsiz olabilirmi?
Konuştukça konuşasım geliyor.
Dinle ey hayat!
İtiraf ediyorum çok yoruldum.
Güçten takatten kesildim.
Nazlı yâri gören gözlerimin feri azaldı.
Oysa okuduğum sevda kitaplarının hiç birinin ana fikri böyle değildi.
Beni üzmek, beni için için ağlatmak,
Beni analı babalı yetim bırakmak,
Çok mu hoşuna gidiyor senin?
Ne zaman gülmek istesem,
Yok hayır sen gülemezsin diyorsun!
Ne zaman kendi yağımda kavrulmak istesem bırakmıyorsun!
Ne zaman gül sevdalısı bülbüller, gönül bahçemde şakımak istese,
Hemen uçuruyorsun mahirce!
Yar kokan gül bahçelerime,
Uğursuz baykuşları konduruyorsun!
Sevmeyi şiar eden sevdalı gönlüme,
Yirmilik paslı çivileri çakıyorsun!
Dumanı olmayan ateşlerde ha bire yakıyorsun!
Bunu unutma!
Bu emanet can bu tende oldukça,
Senden davacıyım!
Biliyorum davacı ben olduğum halde,
Oturtacaksın beni sanık sandalyesine!
Hâkimi de savcıyı da kendi safına çekecek,
Ve benden daha güçlü olduğun ispatlamak için,
İstemediğim halde beni sanık sandalyesine oturtacaksın!
Elim kolum bağlanacak.
Şakıyan dilim kekeme olacak.
Söz hakkı bana verildiğinde,
Kendimi savunmaktan çok aciz kalacağım.
Mahkeme çok uzun bir zamana taluk edecek.
Sayılı ömür miadım ha bitti ha bitecek.
Ama seni tanıyamadığımı henüz anladım.
Sen çok fettan bir avcı,
Ben ise gönlünde asla ve asla kötülük olmayan
Bir av oldum sana.
Ne yaptıysam yaranamadım yaranamadım yaranamadım bir türlü.
Dinle ey hayat!
Birbirinden şatır rengârenk güvercinlerim vardı.
Uçurtmadın gönül asumanımda.
Özgürlük simgesi bembeyaz güvercinlerim,
Birbirine kur yaparken bile,
Husumet dolu bakışlarla kıskandın onları.
Hangi dalı tuttuysam kırıldı.
Dümdüz yollar varken,
En karanlık çıkmaz yollara soktun beni.
Kuş tüyünden yastıklar varken,
Yosunlu taşlarda yatırdın beni.
Şirin uykulara hasret bıraktın.
Ayda yılda bir kez derin bir uykuya dalacakken,
En kötü kâbusları gördürüp,
Kan revan içinde uyandırdın beni hemen!
Niye konuşmuyorsun?
Niye bana karşı kendini savunmuyorsun?
Niye mert ve yiğitler gibi yüzüme bakmıyorsun?
Utanıyorsun değil mi?
Hayır hayır sende utanacak yüz bile yok!
Bu üç günlük fani dünyada, sen her zaman zalim
Ben ise mazlum oldum.
Ama her şeye rağmen ben yine senden çok daha mutluyum.
Zira kainatın sahibi yüce Allah c.c
Günü ve zamanı geldiğinde,
Mazlumların hakkını alacak sen gibi zalimlerden aheste aheste…
30/ Mart / 2016